Dünya’nın En Güzel Dükkanı


Geçen hafta Bett Eğitim Fuarı için Londra’da geçirdiğim 2 gün içinde hem eğitim teknolojileriyle tanıştım hem de şehrin tarihi binalarının neredeyse yarısının Katar ve Kuveyt Emirleri tarafından satın alındığını öğrendim. Ama tabii İngilizler gayet titiz adamlar oldukları için bu binaları çoğunlukla belirli bir süreliğine, mesela 80-90 yıl için satmış. Ayrıca çok sıkı kanunlarla bu binalarda tek bir çivinin bile yerinin değiştirilmesini yasaklamışlar. Bu yüzden Londra ne kadar değişirse değişsin, çok uzun yıllardır hep aynı kalabilmiş.

Rehberimiz Süha Bey bize sadece Buckingham Sarayı’nı değil, eski sarayı, centilmen kulüplerinin yer aldığı caddeyi, Shakespeare’in yıllar sonra bir Amerikalı aktörün, Sam Wannamaker’ın parası ve çabasıyla yeniden inşa ettirilen Globe Tiyatrosu’nu ve daha bir çok yeri gezdirdi. Bütün gezinin sonunda benim aklım tek bir yere takılıp kaldı: Esquire Dergisi’nin “Dünyanın en güzel dükkânı” dediği Lobb’s adlı dükkâna.

Sipariş üzerine ayakkabı üreten Lobb’s, VIII. Henry’nin inşa ettiği St. James Sarayı yakınlarında, centilmen kulüpleriyle puro dükkânlarının yer aldığı bir caddede yer alıyor. Bir zamanlar şair Lord Byron’ın seks skandallarına sahne olan garsoniyerin hemen alt katında…

1886’da kurulan dükkânın güzel yanı, eski usüllerle çalışması. Burada işi çekirdekten öğrenmiş zanaatkârlar bir ayakkabının üretimini tam 190 adımda gerçekleştiriyor. Yüksek kalite yekpare deri kullanan bu ustalar hiç aralıksız iş yapsalar bile bir ayakkabının üretim süresi 40 saati aşıyor.
İngiltere şu sıra bir krizin tam ortasında. Ben oradayken bütün mağazalar acayip indirimler yapıyordu. Lobb’s ise buna tenezzül etmiyor ve hâlâ dünyanın en pahalı ayakkabılarını satıyor. 2000 pound. 3500 pound. 7000 pound. Sağlam para, neredeyse küçük bir servet. Bu dükkândan eli boş çıkmayanlar, tıpkı değerli bir mücevhere sahip olmuş gibi hissediyor kendilerini.

Dükkânın kurucusu John Lobb, çiftçiymiş; ayakkabıcılığı sonradan öğrenmiş ama öyle yetenekliymiş ki birkaç yıl sonra, yani 1880’lerin sonunda İngiltere Kralı Edward’ın hususi ayakkabıcısı olmuş. O tarihten itibaren de Lobb’s ayakkabıları kalitenin ve zarafetin simgesi sayılmış. Müdavimleri arasında krallar, Hint sultanları, aktörler, şarkıcılar, siyasetçiler, armatörler, işadamları, edebiyat devleri hatta büyük moda tasarımcıları olmuş: Laurence Olivier, Rex Harrison, Frank Sinatra, Aristotle Onasis, Bernard Shaw, Roald Dahl, Romeo Gigli…
Ben gittiğimde içerde hiç müşteri yoktu, gene de anlatıldığına göre burada ünlü birine rastlama ihtimali çok yüksekmiş. Prens Charles, Kevin Spacey ve George Clooney günümzdeki Lobb’s müdavimlerinden.

*Bu yazı Habertürk Gazatesi’nden alıntıdır.

Leave a Reply